Sabah erken terminale indim. Çantamı yere bırakıp öylece beklemeye başladım.
Bilinçsizce gözlerim etrafı tarıyordu, biliyorum beklemiyordun ama yinede
gözlerim seni arıyordu eskiden kalma bir alışkanlıkla... Sen uzun bir zaman önce
gitmiştin bu kent de biliyorum ama inatla gözlerim seni arıyordu yine de, arada
geçen bunca zamana rağmen...
Soğuktu, Ankara’ya kar yağıyordu,
üşüyordum... Benim de düşlerim yağdı Ankara’ya... Ellerimi cebime soktum bir
süre öylece bekledim... Sanki biraz sonra bir köşeden çıkıp gelecektin, sadece
birazcık geç kalmıştın; koşarak çıkıp merdivenleri gelip sarılacaktın
hasretle...
Biliyorum uzaklardasın şimdi .. Kimlerlesin kimbilir,
yalnızsın belki de benim gibi şu an..? Oralar da soğuktur belki, üşüyor musun..?
hala canını sıkıyor mu, bir ömür tükettiğin bu hayat kavgası..?
Beni sorma!
Suyu tükenmiş limanların denizlerine yürüyüp duruyorum hala... Hayatımın sesi
kısılmış, yaşlanmış dudaklarımdaki kelimeler, kimse aramıyor, anlamıyor beni...
Unutulmuşum anlayacağın...
Beklerken gözlerin geldi gözlerimin önüne,
dudakların, duruşun, gülüşün, sevgiyle bakışın... Sonra aklım ayrılığın bir
burgu gibi işlediği yüzüne bakmaya, elini tutmaya korktuğum günlere gitti. Burgu
ağır ağır işliyordu içime, ağır döndüğü içinde daha çok
acıtıyordu...
Yıllardır bu terminale her gelişimde aynı acıyı duyarım,
aynı özlemi hissederim, aynı hüznü yaşarım... Oysa aradan uzun yıllar geçmişti
ama her şey daha dünmüş gibi gözlerimin önünde canlanıyordu...
Ne zaman bu
terminale insem içim burkulur, gözlerim durup durup dolar. Her esen yelde, yağan
yağmurda, çağlayan ırmakta, uğuldayan ormanda senin kokunu duyarım...
Her
esintide soluğunu hissedip içime ferahlık dolar ve her yokluğunu yokladığımda
ruhum sızlar.
Çekip gitmiştin kalbinin bütün kapılarını kapatarak
ardında.. Durmadan büyüdü içimde yokluğun. Günler aylar, yıllar geçip gitti
ardına bakmadan ama sen yoktun gelmiyordun... Gelmiyeceğini biliyorum beklemem
nafile ama yine de köşe başlarına bakıyorum belki bir köşeden çıkar gelirsin
diye.. Uzaktasın oysa ki bir ömür kadar... Özlem tek yönlü bir yol işte gidip de
dönmeyen...Ve sen bir yel gibi esip gittin hayatımda ardına bakmadan, ben
yelkenleri kırık tekneler gibi bakakalmıştım yorgun denizler üzerinde...
Seni ne zaman ansısam bir hüzün şarkısı kırılır kalbimde; hiç unutamadım
ki seni zaten, yıllar oldu buraları terkedip gideli, yıllar oldu ayrıyız,
dudaklarımız biribirinden uzak, bedenlerimiz, ellerimiz, gözlerimiz uzak. Oysa
aşk karşılıklı sevmektir, dokunmaktır, gerçek aşk paylaşmaktır hayatı. Hala
kulağım sesinde, gözlerim etrafta seni arıyorum, çok uzaklarda olduğunu ve
gelmeyeceğini bile bile... Kırık bir tebessümdür anımsadığım, bir sevda
türküsüydü adın... Herkese bir şeyler verilir belki ama ben sana kalbimi
verdim... Kalbimi de alıp gittin beraber...
Çekip gittin hayatımdan
düşlerimi ve anılarımı sarsarak.. hayatımda artık mutluluk olmayacak, teselli
olmayacak. Hep bir boşluk, hep acılar, hüzünler olacak...
Şimdi güz sonu,
kışa giriyoruz ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Dört mevsim çiçek açtın
kalbimde, taze bir yaprak gibi yeşildin, sevgi çiçeğiydin, üzerine çiğ taneleri
düşmüş kırmızı güldün, maviydin, beyazdın bütün renklerde sevmiştim seni...
Seni severken hayatı da sevmiştim ben, dünyayı da,insanları
da...
Uçup gitti şimdi sevgi kuşları hayatımda. Günlerin, gecelerin tadı
yok. Leylası kaybolmuş bir mecnunum, Hiçbir çöl kabul etmiyor beni artık Soğuk
karanlık gecelerde kayıp çocuk resimleridir hüznün bir başka adı. Gittiğinden
beri kayıp içimdeki çocuk...
Bilinçsizce gözlerim etrafı tarıyordu, biliyorum beklemiyordun ama yinede
gözlerim seni arıyordu eskiden kalma bir alışkanlıkla... Sen uzun bir zaman önce
gitmiştin bu kent de biliyorum ama inatla gözlerim seni arıyordu yine de, arada
geçen bunca zamana rağmen...
Soğuktu, Ankara’ya kar yağıyordu,
üşüyordum... Benim de düşlerim yağdı Ankara’ya... Ellerimi cebime soktum bir
süre öylece bekledim... Sanki biraz sonra bir köşeden çıkıp gelecektin, sadece
birazcık geç kalmıştın; koşarak çıkıp merdivenleri gelip sarılacaktın
hasretle...
Biliyorum uzaklardasın şimdi .. Kimlerlesin kimbilir,
yalnızsın belki de benim gibi şu an..? Oralar da soğuktur belki, üşüyor musun..?
hala canını sıkıyor mu, bir ömür tükettiğin bu hayat kavgası..?
Beni sorma!
Suyu tükenmiş limanların denizlerine yürüyüp duruyorum hala... Hayatımın sesi
kısılmış, yaşlanmış dudaklarımdaki kelimeler, kimse aramıyor, anlamıyor beni...
Unutulmuşum anlayacağın...
Beklerken gözlerin geldi gözlerimin önüne,
dudakların, duruşun, gülüşün, sevgiyle bakışın... Sonra aklım ayrılığın bir
burgu gibi işlediği yüzüne bakmaya, elini tutmaya korktuğum günlere gitti. Burgu
ağır ağır işliyordu içime, ağır döndüğü içinde daha çok
acıtıyordu...
Yıllardır bu terminale her gelişimde aynı acıyı duyarım,
aynı özlemi hissederim, aynı hüznü yaşarım... Oysa aradan uzun yıllar geçmişti
ama her şey daha dünmüş gibi gözlerimin önünde canlanıyordu...
Ne zaman bu
terminale insem içim burkulur, gözlerim durup durup dolar. Her esen yelde, yağan
yağmurda, çağlayan ırmakta, uğuldayan ormanda senin kokunu duyarım...
Her
esintide soluğunu hissedip içime ferahlık dolar ve her yokluğunu yokladığımda
ruhum sızlar.
Çekip gitmiştin kalbinin bütün kapılarını kapatarak
ardında.. Durmadan büyüdü içimde yokluğun. Günler aylar, yıllar geçip gitti
ardına bakmadan ama sen yoktun gelmiyordun... Gelmiyeceğini biliyorum beklemem
nafile ama yine de köşe başlarına bakıyorum belki bir köşeden çıkar gelirsin
diye.. Uzaktasın oysa ki bir ömür kadar... Özlem tek yönlü bir yol işte gidip de
dönmeyen...Ve sen bir yel gibi esip gittin hayatımda ardına bakmadan, ben
yelkenleri kırık tekneler gibi bakakalmıştım yorgun denizler üzerinde...
Seni ne zaman ansısam bir hüzün şarkısı kırılır kalbimde; hiç unutamadım
ki seni zaten, yıllar oldu buraları terkedip gideli, yıllar oldu ayrıyız,
dudaklarımız biribirinden uzak, bedenlerimiz, ellerimiz, gözlerimiz uzak. Oysa
aşk karşılıklı sevmektir, dokunmaktır, gerçek aşk paylaşmaktır hayatı. Hala
kulağım sesinde, gözlerim etrafta seni arıyorum, çok uzaklarda olduğunu ve
gelmeyeceğini bile bile... Kırık bir tebessümdür anımsadığım, bir sevda
türküsüydü adın... Herkese bir şeyler verilir belki ama ben sana kalbimi
verdim... Kalbimi de alıp gittin beraber...
Çekip gittin hayatımdan
düşlerimi ve anılarımı sarsarak.. hayatımda artık mutluluk olmayacak, teselli
olmayacak. Hep bir boşluk, hep acılar, hüzünler olacak...
Şimdi güz sonu,
kışa giriyoruz ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Dört mevsim çiçek açtın
kalbimde, taze bir yaprak gibi yeşildin, sevgi çiçeğiydin, üzerine çiğ taneleri
düşmüş kırmızı güldün, maviydin, beyazdın bütün renklerde sevmiştim seni...
Seni severken hayatı da sevmiştim ben, dünyayı da,insanları
da...
Uçup gitti şimdi sevgi kuşları hayatımda. Günlerin, gecelerin tadı
yok. Leylası kaybolmuş bir mecnunum, Hiçbir çöl kabul etmiyor beni artık Soğuk
karanlık gecelerde kayıp çocuk resimleridir hüznün bir başka adı. Gittiğinden
beri kayıp içimdeki çocuk...