Güzel bİR 6188







Join the forum, it's quick and easy

Güzel bİR 6188





Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

2 posters

    Güzel bİR

    azra06
    azra06
    Özel Üye
    Özel Üye


    Mesaj Sayısı : 57
    Points : 162
    Reputation : 2
    Kayıt tarihi : 08/11/09

    Güzel bİR Empty Güzel bİR

    Mesaj tarafından azra06 Paz Kas. 08, 2009 12:35 am

    Feryad-ı İsyanım (Kayıp Destanı)

    Mem nelere gark olmadı Zin’in
    ateşi için
    Ferhat dağlar delmedi mi Şirin'in düşü için
    Kusur ise her
    saniye her yerde seni anmak
    Mecnun az mı yemin etti Leyla’nın başı
    için

    Sesi yorgun gözlerinden uykusuzluk seçilir
    Görkeminin zerresinden
    Ağrı Dağı küçülür
    Gecelerin kollarında leblerinin bal suyu
    Aydan
    dökülürcesine kana kana içilir

    Uykularından kopardım hoş geldin
    mihmanımsın
    Artık geri dönüşü yok ahımsın eyvahımsın
    Elâlem ne derse desin
    hiç umurumda değil
    Akıbetine razıyım sevabım günahımsın

    Sana yine sana
    yandım Nesimî'de dün gece
    Gözlerinle yüzüleyim bend olayım Hallac'a
    Öyle
    hüküm buyurmuşlar tanrılar divanında
    Ha ben sana yollanmışım ha Muhammed
    mi'raca

    Cümle cihan güzelleri yüzlerine ben örsün
    Gözlerin balyozu
    oldu içerimdeki örsün
    Ruhumdaki fırtınalar Merih'i usandırdı
    Nuh'a haber
    eyleyin de gelsin de tufan görsün

    Yokluğuna dayanamam ahım arşı
    boyladı
    Gölgeni Nil'de görmüşler piramitler söyledi
    Hele bir bak şu
    sevdaya kimler yanmış ben gibi
    Dediği üzre Yunus'un "gör beni aşk
    neyledi"

    Son duraklarda beklerdim sonun olsaydı senin
    Neler verilmez
    ki yerim yanın olsaydı senin
    Çıkar kınından ne olur kirpiklerinle bile
    Çal
    sineme gözlerini aşkına şah Hüseyn'in

    Harikalardan biriymiş diyorlar Çin
    seddine
    Seni görmeden hükmetmek kimin düşmüş haddine
    Ulu divana baş vurdum
    dönsün diye Bağdat’tan
    Ol sebepten ahvalimi arz ettim
    Bedreddin'e

    Gamzelerini görseler bülbüller de lâl olur
    Aşklar ülkesi
    sarsılır korkunç ihtilâl olur
    Beklenmedik bir zamanda ölür isem
    sebebi
    Beni eritip bitiren sevda-i iclâl olur

    Kahreden ateş bilinem
    yananı sen olsaydın
    Nal olurdum aşk atına bineni sen olsaydın
    Deseler ki
    şu kadehte ağu var içen ölür
    Bir solukta bitirirdim sunanı sen
    olsaydın

    Belki de hatırlanırım ararsın şimdi nerde
    İzim deryada
    damladır köyüm Hatçepınar'da
    Bizim köyün kıyısında Dilav suyuna uğra
    Hangi
    çobanın kavalı ağlıyorsa ben orda

    Tanrılar yaratan Zerdüşt serdarıdır
    aslımın
    Mazdek Hürrem nişanıdır inancımın neslimin
    Dersimli Seyyid Rıza’ya
    ağır selamları var
    Himmeti var gayreti var Horasanlı Müslim'in

    Seni
    tanrılara sunam keremetin görünsün
    Nazar eden köryılandan beter olsun
    sürünsün
    Dağlar naz yapmaya aday insafını bağışla
    Bağışla ki gözlerinde
    eşkıyalar barınsın

    Söyler misin anlar mısın ah çekerin suçu
    ne
    Bulutlardan damlar gibi düştüm girdap içine
    Ay bulandı güneş kustu
    yıldızlar beklemede
    Artık yolla gözlerini yolla Çin-u
    Maçin'e

    Titanik'ten son sesleri alizeler getirdi
    Son seslerin son
    demini balinalar bitirdi
    Her yerde terör estiren sabıkalı
    gözlerin
    Bermuda’yı kamçılayıp Atlantis’i batırdı

    Toprak sudan bülbül
    gülden dost dosttan bulur deva
    Dârâ'dan çok önce seni ağırlamış
    Ninova
    Benim ömrüm yanan roma senin gözlerin Neron
    Örste demir dövmededir
    şimdi Demirci Kawa

    Melekler ipekyolu'nda aryaları gözledi
    Yeri göğe
    ayı güne seni bana sözledi
    Ilık bir güz akşamıydı yine senin
    yüzünden
    Koçero Harran’a doğru atını mahmuzladı

    Kirpiklerin yeni
    değmiş kaşların firik başak
    Ay ışığı az geliyor hadi gözlerini
    yak
    Fesatların hasetlerin eli kına görmesin
    Terk-i canan eylemeden
    Şahmeran'a danışak

    Keşke gelmez olaydı böyle bir hâl başıma
    Temaşaya
    meraklılar toplandı el başıma
    Herkesin dilinde şarkı elinde yarin
    eli
    Artık yine sensiz artık yalnızım kul başıma

    En yorulmaz yolcusuyum
    müptelası bu yolun
    Ben zamanla boğuşayım sen seyreyle sen salın
    Kor
    alevler buz kesilir gördüklerinde beni
    Bir sensizlik yakar bir de hasreti
    İstanbul’un

    Sen ey gönüller sahibi ey yüzleri gök zemin
    Ey deryalar
    şahanesi sen ey gözleri kimin
    Düzgün Baba hatırına Munzurlar'a mihman
    ol
    Mihman ol da güneşlensin yaylaları Dersim'in

    Gözlerinin dokunduğu
    her mekân memleketim
    Bakıver de uzamasın gurbetim esaretim
    Ahmed Arif
    hasretinden prangalar eskitmiş
    Beni böyle eskitense prangalı
    hasretim

    Umutların menzilinden uzaklara atılmış
    İki cihan mucizesi
    ilâhlara katılmış
    En amansız gecelerde aynalar yine suskun
    Perçemi yüzünü
    gizler sanırsın ay tutulmuş

    İmanım varsa kaşların, kirpiklerinse
    dinim
    Muhammed Kâbe'ye döner, benimse sensin yönüm
    Musa meşhur asasıyla,
    çarmıhı ile İsa
    Bütün hepsi senin olsun, senin gözlerin benim

    Senin
    yüzdüğün sularda ayrılık ölümü yur
    En son yolcun ben olayım bekle biraz gitme
    dur
    Beni İstanbul’a götür ya da İstanbul getir
    Dokununca Nazım’ın ellerini
    yakan vapur

    Gördüklerin sensizliğin dayanılmaz göçüdür
    Sıla gurbet
    gurbet sıla birbirinin içidir
    Ne aradın ne de sordun ben nerede
    neylerim
    Kara Fatma Kara Yılan senden şikayetçidir

    Bilirsin ki
    sevenlerin ayrılığı kâbustur
    Tahir'i Zühre’ye bahşet zemmedenleri
    sustur
    Sen istesen Sina Çölü bin çeşit çiçek açar
    Suya sudan köprü kurmak
    yalnız sana mahsustur

    Bazen kırmızı karanfil zakkum mereti
    bazen
    Sevmeyenleri şad edip sevenlerini üzen
    Ağlayanın güleninden misli
    misli fazladır
    "İşte gidiyorum çeşm-i siyahım" diyen ozan

    Bahçıvanlar
    kır bayırda boz kevene gül aşlar
    Ol sebepten didelerden eksilmez kanlı
    yaşlar
    Sana yanar sana susar sana acıkır sana
    Ehl-i Haklar, Kakailer ve
    mağrur Kızılbaşlar

    Meri keklik Binboğa'dan Çukurova’yı süzer
    Yörüklere
    konuk olur yaylalarını gezer
    Al'Osman'a diklenenler Göv Osman'a kul
    oldu
    Avşar ellerinin hali Dadaloğlu'nu üzer

    Sana sevdalıdır diye Pir
    Sultan asılırken
    Kadılar bayram ettiler Hızır’a susulurken
    Bilcümle taş
    kesildiler sözde Itır sevenler
    Kirli sarı bir bıçakla Nergisler
    kesilirken

    Senin rengin tüm renklerin şahı padişahıdır
    Senin ahın tüm
    ahların kahredici ahıdır
    Yıllar gün misali geçti asırlar ay misali
    Herkes
    kendi âleminde bu neyin eyvahıdır

    Yüreğim atom yüklenir sesini duyduğum
    an
    Dört kitap çaresiz kalır el-aman aman aman
    Başka biri yapar mıydı
    Eyyub'a sabır verdim
    Ay kendini kuşatıp da gece sustuğu zaman

    Arzu'yu
    Kamber'e yolla bayram seyran etsinler
    On emiri on bir eyleyip Tur'da semah
    tutsunlar
    Lûtfeyle de Eshab-ı Kehf açsın kapılarını
    Yediler'e yoldaş olup
    yedi asır yatsınlar

    Güzelliklerin mimari cennetlerin ustası
    Misk-ü
    amberli cemlerin vazgeçilmez bestesi
    Dört kapı kırk makam mağdur mecbur olsa
    da sana
    En çok Zerdüşt yanar bir de Zerdüşt'ün avestası

    Tay Dağı'ndan
    Kafdağı'na bakışların gerilmiş
    Nazlarını çekemiyor arap atlar yorulmuş
    Yol
    bilenler hâl bilenler sırrın sual etmişler
    Nesimî Hallac-ı Mansur Şah Hatayi
    darılmış

    Gel de dal tomura dursun daha uzansın elim
    Eski dostu
    yarenleri gel de çağırsın dilim
    Bir "he" desen ben Sırat'ı tez geçerim
    kıratla
    Köroğlu tek vekilimdir Kiziroğlu kefilim

    Ay ışığı bilâdestur
    rüyalarıma dalar
    Kuşkularımı bağlamış uykularımı yolar
    Daha kuşlar
    uçamazken nergisler açamazken
    Bir sen vardın gülümseyen bir sen bir de
    inkalar

    Gözlerinden uzak olmak inan beni bitirir
    Gider de gelmez
    bilirim yıllarımı götürür
    Bir sonbahar yaprağı ol dalı ver kuşun
    çekme
    Kızılırmak incitmeden seni bana getirir

    Ağuları yıllandırıp
    içirdin yudum yudum
    Ahvalimi anlar diye Baba Üryan’a dedim
    Karıncayı
    gözlerinin karasından vuran ben
    Çok saldırdım ruhumdaki seni
    öldüremedim

    Yerim yurdum meçhul oldu neredeyim şaşmışım
    Kafdağını
    turnaların kanadında aşmışım
    Kanlılar kandan vazgeçer üçler beşler
    aşkına
    Sen de bir gün Maraş’tan geç ocağına düşmüşüm

    Bana gözlerini
    gönder sakın ha olmaz deme
    Kime yanam dertlerimi yalnızlığımı kime
    Bir
    başıma kâbuslarla boğuşurken ansızın
    Hayallerin şeref verdi dün akşam
    viraneme

    Hicran son arifesinde yolculuk var makbere
    Siyabend'i
    öldürdüler Xece ölmek üzere
    Ab-ı hayat çeşmesidir leblerin esirgeme
    Ne o
    tanrıya minnet et ne de dal tevekküre

    Bulutlar yağmur yorgunu ufuklar
    ateş yüklü
    Bir damla ateşte derdim senisizliklerim saklı
    Yedi kıtaya
    dağılıp elleri boş döndüler
    Huma kuşu intizarda turnalar
    ağlamaklı

    Sana sunulmaya hazır gökkuşağı destimde
    Emrine amade olmak
    hayran olmak kastımda
    Gözden ırak alemlerde yitik insanlar gibi
    Ha ülkeler
    zaptedilmiş ha gözlerin üstümde

    Hal bilmeze yoldaş olmak yola zulüm değil
    mi
    Cevreyleyip gönül kırmak dile zulüm değil mi
    Ömründe bir defa bile gül
    koklamamışların
    Bahçıvana saldırması güle zulüm değil mi

    Mevsimlerin
    prensidir güzleri Akdeniz'in
    Aşikârdır huzurunda gizleri
    Akdeniz'in
    Damıtılıp Lût Gölü'ne bağışlansa suları
    Leblerinde denizleşir
    buzları Akdeniz'in

    Şarkılarını dokudum senle geçen her anın
    Sebebi
    katili olma yorgun yaralı canın
    Sen de anlamazsan beni sen de gider
    gelmezsen
    Şikayet ederim seni Şah'ına Pir Sultan’ın

    Sürmeleri yel
    götürür gözlerine güneş çek
    Yağmur yanak rengin yağsın bulutlara kına
    ek
    Lübnan yeniden kurulur yine şenlenir Beyrut
    Ama senin gözlerinin savaşı
    bitmeyecek

    Yeter çektiklerim yeter benden beter olası
    Yusuf'u
    kahretmedi mi Züleyha'nın çilesi
    Yüzün suyu hürmetine binboğalar and
    içer
    Ol diyarda vekilimdir Diyarbakır Kalesi

    Karda kan damlası rengi
    yüreklerde ölmezin
    Ne hükmü var ne kıymeti gidip geri gelmezin
    Dost Fuzulî
    mest Fuzulî mayaları anlatmış
    Sızıları Zap Suyu'nda Siverekli
    Yılmaz’ın

    Bana renklerini uzat uzat ellerimi tut
    Tut ki gönüller
    şenlensin tut ki yeşersin umut
    Kervanlar yollara düştü Şam'dan
    Darüsselam'dan
    Doğuver de incinmesin mahcup olmasın Nemrut

    Sırrın
    dirheminde tutsak arzuların ağlaşır
    Bıçkın kaçak hislerinde gece-gündüz
    bağlaşır
    Bir elinde Van Gölü var bir elinde Urmiye
    Damlasını sürgün etsen
    nurhaklarda çağlaşır

    Duyar mısın İnce Memet Toroslardan seslenir
    İki
    canlı Hatçesiyle doruklara yaslanır
    En onulmaz en insafsız en çaresiz
    ağrılar
    Gözlerinin feri değse iflah olur uslanır

    Senin olmadığın yerde
    benim yokluğum başlar
    Hayallerim yola düştü arandı dağlar taşlar
    Hayyam
    çorak yüreğime bir kaç damla dem serpti
    Periler Cudi Dağı'nda izine
    rastlamışlar

    Sen pervasız çığlıklar at ben kahrolam ben üzgün
    Sen
    kırklarda demlenedur ben beklemekten bezgin
    Deryaların kucağında cem tutar
    semazenler
    Düşlerim dağlar başında düşlerim dolu dizgin

    Seni Dicle
    beni Fırat resmetmiş güneş ya rab
    Güneşin vekili aya yıldızlar olmuş
    turab
    Bizleri merak edenler aydan izin alsınlar
    Bir başkadır yıldızlardan
    görülse Şattü'l-arab

    Yağmur yüklü bulutlardan ruhunu
    koklayışım
    Çağları tedirgin etmiş ömrünü saklayışım
    Eyyub'un sabrı tükendi
    tükenmiyor nedense
    Ne senin gelmeyişlerin ne benim
    bekleyişim

    Gözlerinin damlasıyla çölde gül yetiştirdim
    Sam yelleri
    yenik düştü sesinle çatıştırdım
    Gölgenin düştüğü yerden bir avuç sönmüş
    külü
    Serptim derin uykularda Kerem'i tutuşturdum

    Dilek ağacına gittim
    sesini bağlamışsın
    Islaktı dallar yapraklar hıçkırıp
    ağlamışsın
    Karac'oğlan hayıflanır Hayyam duysa gücenir
    Bulanık göl
    sularını şaraba yeğlemişsin

    Düştüm dipsiz kuyuların en zifiri
    yerine
    Sarkıt gözlerini durma muhtaç oldum nârına
    Semiramis haber salmış
    zümrüd'ü-anka ile
    Davetliymişiz Babil'in asma bahçelerine

    Sesi mavi
    rengi esmer bu diyarda sazların
    Geceleri parlamaktır töresi
    yıldızların
    Dağlar uykulara daldı okyanuslar uykuda
    Beni sabahlara boğan
    senin deli gözlerin

    Teninin saçtığı nurdan güneş bile utanır
    Söyle
    seni benden başka daha iyi kim tanır
    Sevdalıların tarihi ıstıraba
    büründü
    Seni arzular kıskanır seni Aslı kıskanır

    Yanarım ah çeker gibi
    çekerim nazlarını
    Canını canıma değdir tutuştur közlerini
    Bir bilsen bir
    bilebilsen hallerim pemperişan
    Merhem ol yarelerime gizleme
    yüzlerini

    Düşlerimle savaşarak gün be gün yordum seni
    Hayallerimle
    kuşatıp ruhuma kordum seni
    Dediler ki aradığın şaraba yoldaş
    oldu
    Yanıbaşımda bekleyen Hayyam'a sordum seni

    Daha mecalim kalmadı
    bitti bu son çağrı gel
    Gel ki yokluğun tükensin tükensin bu ağrı
    gel
    Köroğlu'dan kıratını istesen sana verir
    Seni Nemrut'a beklerim her
    sabaha doğru gel

    Aşıkların sırdaşıdır Dicle gizemli akar
    Siti muradına
    erdi Botan seyrana çıkar
    Kör olası kinli beko keyfinden dört köşedir
    Mem
    Zin'i Zin Mem'i yakar tacdin evini yakar

    Serbest geceleri giyin
    korkularını sıyır
    Yudumla ki mest olasın şarabı sudan ayır
    Çöl su ister
    lâl dil ister gözlerini isterem
    Vermeyenin iki yüzü ben garibanı
    doyur

    Haramiler cirit atar kaynağında bu nehrin
    Dudaklarını savur ki
    hükmü kırılsın zehrin
    Bir bakışın bir taburdur gönder ordularını
    Sana
    mecburiyeti var yedi tepeli şehrin

    Kudretinden sual olmaz can verir can
    alırsın
    Ya ömrü saadetim ya da Azrailim olursun
    Mecnun'un yerine sordum
    dediler Allah bilir
    Ben nerede ne olurum onu da sen bilirsin

    Bir
    yanımda yarasalar işitir ağıtları
    Halepçeli bir çocuğa taşıtır
    ağıtları
    Küllerim Ağrı'da çığdır tüterim çığlık çığlık
    Sivas'ta tutuşan
    ateş kuşatır ağıtları

    Gözlerinin beşiğinde rüyalarım sallanır
    Zehri
    kana zerk etseler damarında ballanır
    Gılgamış küçük asyanın sensiz
    fotoğrafıdır
    Yaşar Kemal'in dilinde Anadolu dillenir

    Ben dostumu hak
    bilirim hakkı bilir dost beni
    Tanrıların sofrasına çağırır bir dest
    beni
    Nesimî'nin derisinden sızan şarabı tattım
    Damlasına dilim sürdüm bir
    hoş etti mest beni

    Hallac olup taşlandılar hak ruhunu tadanlar
    Zal'ın
    elinden savruldular riyakârlar nadanlar
    Aşkı şehvete boğduran ummi nebi
    misali
    Zul'm ile serdar oldular nefse biat edenler

    Hakkı sırda sır
    olanın sor kendisi necidir
    Aklı mahrum ruhu kanlı her kelâmı acıdır
    Baba
    Üryan yana yana der ki aman uzak dur
    Gönül gözü görmeyenin Allah'ı
    kıyıcıdır

    Saçlarından dökülüyor yıldız yıldız sırmalar
    Düştüğü yeri
    yakar da sırlarımı tırmalar
    Kör karanlık bir gecede cürm-ü meşhut
    dediler
    Gözlerinde saklanıyor beni ele vermeler

    Gözlerinde gözlerinde
    en çılgın uçurumlar
    Atmacalar yuvalanmış bıldırcınları kovalar
    Kâbil
    Hâbil'e yapmadı senin yaptıklarını
    Duy feryad-ı isyanımı duy artık havar
    havar

    Beni sensizliğe sürme uzaklara bakamam
    Girdaplarda boğulurum
    boğulurum çıkamam
    Nice sefil ihanetin ceremesini çektim
    Öldürseler
    gözlerimi gözlerinden çekemem

    Yaslı doruklardan güler sağlarımıza
    kaçak
    Bir tılsımlı anahtardır bağlarımızda kaçak
    Tiksinirim siliklikten
    mıntıkama uğrama
    Bize kaçaklık yakışır dağlarımıza kaçak

    Gel de
    bülbüller kıskansın gel de güller serpilsin
    Gel de ahrimanlar yansın gel de
    allar serpilsin
    Istıraplar diyarını baykuşlara hibe et
    Gel de Emekçiyi
    güldür gel de diller serpilsin.
    [O]nu[®]
    [O]nu[®]
    Mekan-Tr Kurucusu
    Mekan-Tr Kurucusu


    Mesaj Sayısı : 98
    Points : 9900134
    Reputation : 1
    Kayıt tarihi : 03/11/09

    Cüzdan
    Altin Altin:
    Para Para:

    Güzel bİR Empty Geri: Güzel bİR

    Mesaj tarafından [O]nu[®] Paz Kas. 08, 2009 12:44 pm

    saol ama bn bunu okuyana kadar..... Smile

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Nis. 26, 2024 10:33 am